Ziya’nın Ağıdı ( Tam metni)

20.08.2018
Başlıklar:15698
 
 
 
Uzun olur gemilerin direği,
Yanık olur anaların yüreği,
Ne sen gelin oldun ne ben güveyi,
Onun için açık gider gözlerim.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Benim yârim yaylalarda oturur,
Ak ellerin soğuk suya batırır.
Demedim mi nazlı yârim ben sana,
Sık muhabbet tez ayrılık getirir.
 
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
(
Çamlığın başında tüter bir tütün,
Acı çekmeyenin yüreği bütün.
Ziya’nın atını pazara tutun,
Gelen geçen Ziya’m ölmüş desinler,
Adını da hayırsıza koysunlar.
 
Ata binmiş de başı tuvalet,
Gel otur yanıma bir akıl öğret,
Senin nazlı yârin kime emanet.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Sürün cezveleri, sürün kaynasın,
Ziya gelsin ciridini oynasın,
Kahpe felek muradına doymasın.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Ziya’m ciritte de asla yenilmez,
Öyle yiğide de öldü denilmez,
Hasret gidenin de gözü yumulmaz.
Yuman gözlerini yâr gelmeyince,
Yumman cenazeyi yâr gelmeyince.
 
Evlerine vardım horantası çok,
İçlerine vardım nazlı yârim yok.
Etraf köylerde de hiç emsali yok,
Öyle yiğide de öldü denilmez,
Hasret gidenin de gözü yumulmaz.
 
Pembe pembe güldün, yanağın soldu,
Karın ağrısı da bahane oldu,
Hayırsız elbisen, bohçada kaldı.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Keten gömlek giyer kolu kırmalı,
Tekbir alıp namazına durmalı,
Nişanlına Mevla’m sabır vermeli.
Öyle yiğide de öldü denilmez,
Hasret gidenin gözü yumulmaz.
 
Hayal hayal eder elâ gözleri,
Unutulmaz o yiğidin sözleri,
Düşmanların gelmiş tebdil yüzleri.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Emmin gitmiş nişanlını getirir,
Beş bacı da başucunda oturur,
Annen baban eksiğini yetirir.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Ziya’yı sorarsan yiğitler başı,
Felek beğendin mi yaptığın işi?
Ölüm yakışmıyor küçüktür yaşı.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Sarı çiğdem, mor menekşe bitince,
Kırmızı gül için bülbül ötünce,
Eller yâriyle de zevke çıkınca,
Ararım bulamam nazlı yâr seni,
Nerede bulayım nazlı yâr seni.
 
Duman almış şu Soğluk’un başını,
Anan eyleyemez gözün yaşını,
Nişanlın çatlattı sabır taşını.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Kırmızı gül gibi ne tez uyandın,
Düşman derdin acısına hep yandın,
Nazlı yârini de kime inandın.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Yozgat’ın dağı da bir kara tepe,
Yârin istediği bir altın küpe,
Yozgat’ta gezmedim ben sere serpe.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Hastane derler de yedi köşeli,
Doktorlar geliyor eli şişeli,
Ziya’yı sorarsan yerde döşeli.
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr.
 
Eşmeyi ellemeyin, eşme durulsun,
Ziya’mın ölüsü orda yumulsun,
Nazlı yârim acep kime verilsin?
At üstünde kuşlar gibi dönen yâr,
Kendi gidip ahbapları kalan yâr
 
Naciye Kaya
Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2, 2 (2012/2), s. 146
CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

22 Üye
15706 Konu
182 Mesaj