Sepet sepet üzüm yok
Üzüm sende gözüm yok
Yarim buradan gideli
El aleme sözüm yok
Sigaramı yandurdum
Pencereye koydurdum
El oğlu benim neyim
Gül benzimi soldurdun
Sür harmanı üz ola
Tara zülfün düz ola
Doksan dokuz yarem var
Bir de sen vur yüz ola
Şeftaliyem dalım yok
Bülbül oldum yarim yok
Sen orda ben burada
Ağlamadık günüm yok
Şişede gül bozulmaz
Dert kağıda yazılmaz
Bu Hakkın yazısıdır
Yazılanlar bozulmaz
Şu dağı şu dağa ver
Gülünü budağa ver
Eğer o yar gelirse
Ver malın sadaka ver
Tarlanın tumbu yüksek
Yükseğe pamuk eksek
Yari bana verseler
Beraber kehan etsek
Tren gelir boydan boya
İçi dolu mor boya
Bilseydim ayrılık var
Severdim doya doya
Uludur Keşiş dağı
Ak olur tere yağı
Tadına doyum olmaz
Cimin’in üzüm bağı
Uzun kavaktan uçtum
Çayır çimene düştüm
Ben narin keklik idim
Bir puştun eline düştüm
Üzüm kestim yiyen yok
Nedir halin diyen yok
Bu ateşten gömleği
Benden başka giyen yok
Yaşa pınarım yaşa
Kebabım dola tasa
Ne yapacak Ayşe’ye
Erzincan’daki paşa
Yelle mendilim yelle
Ben düştüm gurbet ele
Yeddi mendil çürüttüm
Göz yaşım sile sile
Yürüyor dağa taşa
Doğru söz gelir başa
Sen nafile üzülme
Yazılan gelir başa
https://godulkoyu.wordpress.com/2013/04/27/maniler-2/