Davran kır at davran yokuşa davran
Yokuşun başında soyuldu kervan
Kader böyle imiş ne yapsın savran
Doğru kurd ilinden aşar yolumuz
Bilmeziz ki nerde kalır ölümüz
Kır atın üstüne ben binemedim
Sağıma soluma çarh dönemedim
Dost ile düşmanı ben bilemedim
Doğru kurd ilinden aşar yolumuz
Bilmeziz ki nerde kalır ölümüz
Kır atın üstünde bir uzun yayla
Niydeyim neyleyim kaderim böyle
Varınca babama sen selam eyle
Doğru kurd ilinden aşar yolumuz
Bilmeziz ki nerde kalır ölümüz
İleri varıldı geri durulmaz
Altıpatlar ile Avşar vurulmaz
Gavga olmayınca kır at verilmez
Doğru kurd ilinden aşar yolumuz
Bilmeziz ki nerde kalır ölümüz
Gezdir oğlan gezdir kır atı gezdir
Götürüp nalbanda kayarın düzdür
Kargının ucuna maşallah yazdır
Doğru kurd ilinden aşar yolumuz
Bilmeziz ki nerde kalır ölümüz
Yokuşa yukarı sağrısı terler
İnişe aşağı nalları parlar
Hey ağalar buna benli kır derler
Doğru kurd ilinden aşar yolumuz
Bilmeziz ki nerde kalır ölümüz
Yokuşa yukarı keklik sekişli
İnişe aşağı tavşan büküşlü
Kadın yürüyüşlü doğan bakışlı
Doğru kurd ilinden aşar yolumuz
Bilmeziz ki nerde kalır ölümüz
Ha deyince tavşan gibi atılır
Kelle kuyruk birbirine katılır
Ucuzlukta yüz altına satılır
Doğru kurd ilinden aşar yolumuz
Bilmeziz ki nerde kalır ölümüz
Tahsinzade Ali Bey Niğde Karacaoğlan'dan. 1926 yılında Darül Elhan tarafından derlenmiştir. Anadolu Köylerinin Türküleri, Yusuf Ziya Demirci, İstanbul, 1938.