Küçükkavak Köyü’ne Ağıt 4

07.08.2021
Başlıklar:15696

Köyüm Küçükkavak tozlu yolları
Bir ömür tüketen garip halları
Anlatayım devrilen çınarları
Dallar yaprağını döktü de gitti

Çok gıt hatırlarım zatı geçmişi
Aşık Veysel gibi tütün içişi
Evladının peşinde göçtü bu kişi
Arif'a Ali'ye yandı da gitti

Çay yolunda bağ beklerdi bir dede
Atının önüne çıkana lira vermede
Tez gömdüler Murad'ım görmede
Mernmet Kâ hayalle avundu gitti

Boyu ufacıktı sevimli zattı
Kızı Fati ile çok sığır güttü
Kırşehir'de valiyi elde etti
Aşır'a Yurum'a küstü de gitti

Babayiğit ama hep karnı açtı
Bir paket türüne tarlayı sattı
İççim Sultan'a da çok dayak attı
Koca Hüseyin kör pişman utandı gitti

Talih kuşu omuzuna konmadı
Ne motoru ne kendisi onmadı
Elif bacıyla az Çin askeri kırmadı
Paslı da Mustafa'sına güvendi gitti

Vakti zamanında seferberlikmiş
Askerdeyken Emin'ini kaybetmiş
Herkes düzde yorar o gende gitmiş
Ali Çavuş eşekten düştü de gitti

Maraşalım derdi saçları aktı
Su içer dedikçe depeye dikti
Alamadı Haçça'yı boynunu büktü
Hacasan boş aşka aldandı gitti

Tarlası satıldı çifti bozuldu
Oğlunun tornunun sözüne uydu
Otuz yıllık sakal kökten toz oldu
Apisef İstanbul'u tattı da gitti

Çok iyi komşuydu hem de neşeli
İncitmez kimseyi açıktı eli
Cahiller elinde yetti eceli
Bâ Gardaş iki oğlunu aldı da gitti

Felek güldürmedi ağladı durdu
Genç oğullarını toprağa verdi
Yatalaktı her yanını dert sardı
Karagıcık deriye sarıldı gitti

Oğlu Sülük askerde vefat etti
Felek Şahan'ının belini büktü
Kamil'i kayboldu karı terketti
Sali'a kafirim billa dedi de gitti

Hep doğru söylerdi gerçek biçerdi
Kuru ekmek yer soğuk su içerdi
Seksen yıllık ömrünü taşla geçirdi
Daşçı Osman inadını etti de gitti

Kadir olmaz konuşulan her lafa
Yareninde göremedi bir vefa
Yürürken tepçirdi Dişsiz Mustafa
Tabutunu dört el tuttu da gitti

Köyün zenginiydi şu Omar Ağa
Güneşlerde sırtını verir toprağa
Az da olsa tereyağla kaymağa
Pekala dilini bandı da gitti

Misafir severdi hanesi şendi
Şekure bibiye karavrat derdi
Yenildi acıya bir nüzul indi
Aptulla Çavuş'un eli titredi gitti

Öküzleri karısından kıymetli
Ev damı dolabı asma kilitli
Yürüceğe göçtü şu Koca Veli
Hacı Omar'a kız olaydın dedi de gitti

Hoş sohbet adamdı aldım destana
Kır bekçisi durdu bağa bostana
Beş karı az geldi Abit Osman'a
Gök göz bıyığını domalttı gitti

Düzgün yaşadı hiç düşmedi acıya
Değer verdi eşyasına çocuğa
Yusuf Emmi kıymazdı Döne Bacıya
Mesela efendime söyleyim dedi de gitti

Bir gece eşeğini hırsız götürdü
Hüsne ebenin üstüne ferik getirdi
Tuz yollarında ömrünü bitirdi
Topal Abbas yüksekten uçtu da gitti

Şu çarpık düzenin tufanı bastı
Dünyaya darıldı talihe küstü
Şevket de sonunda kendini astı
Velhasıl ocaklar battı da gitti

Her gideni yazmak gerek değildir
Saygı duydum yazdım yermek değildir
Gayem isimleri vermek değildir
Daha niceleri rahmete gitti

Hepsi çile çekti kendi nalınca
Ersinler huzura cennet bulunca
Bizler bir gün kara toprak olunca
Derler ki Abdullah yazdı da gitti

Abdullah Altınok Mucur Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları – Baki Yaşa Altınok, Oba Yay., Mayıs 2003, s. 423-432. 

CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

22 Üye
15704 Konu
182 Mesaj