On bir tavuk aldım idi
Üç tanesin sansar yedi
Bir siyah tavuğum benim
Kedi ile güleşirdi
Ağaçlarda olur budak
Eyyub'a yollarken adak
Tavuk ne söyler komşular
Çağrışırlar gıdak gıdak
Bir tavucağım küstürdüm
Çağırgan idi susturdum
Bir mısır tavuğum dahi
Kuluçka oldu bastırdım
Sekiz tane piliç çıktı
Herbirine gönlüm aktı
Bir ihtiyar validem var
Herbirine bir ad taktı
Birinin gözü ağ idi
Biri dopdolu yağ idi
Birinin adı Karyağdı
Biri Baba Çolağ idi
Bir gün de bir çaylak geldi
Sekizini birden aldı
Tavukları sansar yedi
Bir tane horozum kaldı
Bir gün boğazladım anı
Ağalar görün seyranı
Pak edip urdum ocağa
Kızartmak istedim anı
Açıben tuzunu tattım
Pişti mi deyu oynattım
Pişmeye asla gönlü yok
Üç gün üç gece kaynattım
Körük çekmekten usandım
Ateş karşısında yandım
Tencere bir yol gümledi
Yerle gök yıkıldı sandım
Gördüm horoz cevlan eder
Tencerede devran eder
Durmayıp kanadın çarpar
Çıkmak için efgan eder
Tencere kapağın açtı
Bir kere kanadın çarptı
Zaptedemedim horozu
Tencereden çıkıp kaçtı
Ardına düştüm avare
Tırmandı yüksek dıvara
Gördünüz ise ağalar
Tutmağa ediniz çare
Vasfi Mahir Kocatürk, Saz Şiiri Antolojisi
adlı kitabında eseri şu şekilde aktarmaktadır
Ayyıldız Matbaası, Ankara – 1963, s.535-536